Ana muharebe tankı, modern ordulardaki en ağır zırhlı araçtır. Bu zırh, aracı ve personelini çeşitli tehditlerden korumak için tasarlanmıştır. Genellikle, diğer tanklardan ateşlenen zırh delici mermilere karşı korunmak en önemli neden olarak görülmektedir. Tanklar aynı zamanda güdümlü anti-tank füzeleri, anti-tank kara mayınları, büyük bombalar ve direk topçu atışı ile de etkisiz hale getirilebilir ya da yokedilebilir. Tanklar özellikle hava tehditlerine karşı çok savunmasızdır. Çoğu modern ana muharebe tankı top şarapneli ve füze tahrikli el bombası gibi hafif anti-tank silahlara karşı tamama yakın bir korunma sağlar. Her açıdan ve olası her türlü tehdite karşı koruma sağlanması için gerekli zırh çok ağırdır ve pratik olmaktan uzaktır. Bu nedenle, bir ana muharebe tankı tasarımı yapılırken korunma ile ağırlık arasındaki dengeyi bulmak için çok çaba harcanmaktadır.
Zırh
Zırhlar, aktif ve reaktif tip zırh olarak iki guruba ayrılır. Aktif zırh asıl zırha denir. ve savaş araçlarının çoğu, alaşım esaslı, sıkıştırma esaslı ve seramik plakalı sertleştirilmiş metallerden oluşmakta ve sırhında kendi iç yapısında farklı mimari ve dizaynlar ile zırhın daynıklılık ve koruması arttırılmaktadır. Zırhlardaki sertleştirilmiş çelik plakalardan çok şeşitli metallerin alaşımı ile üretilir. Çelik, alimyum, titanyum gibi belli başlı malzemelerin gizli tutulan oranları sayılabilir. Zırhın göreceliği sertliği RHA (rolled homogeneous armour) ile karşılaştırılarak gösterilir. Reaktif zırh ise, aktif zırh üğzerindeki, patlayıcı malzeme peteklerinden oluşan, dışarıdan gelecek zırh deliciyi, çarpma sonucu zırhın biraz üzerinde karşıt kindetik enerji ile tutarak, aktif zırhın dinecini mümkün kılan tipteki zırh örtmesidir.
Zırhlı araçlar genellikle en iyi önden korunmalıdır ve personel her zaman aracı düşmanın bulunduğu varsayılan yöne doğru tutmaya çalışır. En kalın ve en iyi eğimli zırh ön üst kısımda ve taretin önündedir. Yanlarda daha nispeten ince zırh bulunur, arka, alt ve tavan bölgeleri de az korunaklı kısımlardır. II. Dünya Savaşı ABD M4 Sherman orta sınıf tank personeli Alman Tiger tanklarının önden yara almadığını görünce yandan saldırı yapmak zorunda kalmıştır. Günümüzde tanklar uzmanlaştırılmış yukarıdan saldıran füze silahlarına ve hava saldırısına karşı savunmasız durumdadır. II. Dünya Savaşı sırasında, özellikle Normandiya Çıkartması'ndan sonra Fransa'da uçak füzeleri korkunç bir ün kazanmıştır. Savaş sonrası yapılan incelemeler, birçok ölümün hedefi kılpayı kaçıran atışlardan olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hawker Hurricane uçaklarının 40 mm. ya da Stuka uçaklarının 37 mm.lik zırh delici cephane kullanan topları etkili olmuştur. Motor bölmesine atılan basit bir molotof kokteyli bile birçok tankı hizmet dışı bırakabilir.
II. Dünya Savaşı'ndan önce birçok tank tasarımcısı deneysel tanklarda eğik zırh yerleşimini denemiştir. Zamanın bu konudaki en ünlü ve başarılı örneği T-34 tankıydı. Zırh plakalarının belli bir açıyla yerleştirilmesi hem zırhın etken dik kalınlığını hem de sekme şansını artırarak mermilere karşı korunmayı büyük oranda artırmaktadır. Alman tank personelinin T-34'lerin açılı zırhlarına yapılan bazı atışların sadece sekip zarar vermemesi üzerine dehşete düştükleri söylenir.
Hafif piyade antitank silahları bile bir tankı süspansiyon sistemine ya da paletlerine zarar vererek yürümez hale getirebilir. Çoğu paletli askeri aracın süspansiyon sistemini koruyan yan etekleri vardır.
Bazuka gibi yüksek patlayıcılı antitank silahları II. Dünya Savaşı'ndaki yeni tehditlerdi. Bu silahlar, patlamanın kuvvetini dar delici bir akışa yönlendirecek şekilde biçim verilmiş savaş başlığı taşırlar. İnce boşluklu zırh, çelik örgü zincir roketatar kalkanı veya kauçuk eteklerin yüksek patlayıcılı mermilerin ana zırhtan çok uzakta patlamasına neden olduğu, dolayısıyla da delicilik güçlerinin oldukça azaldığı görülmüştür.
Yüksek patlayıcılı plastik gibi bazı antitank cephanesi, bir aracın zırhına yapışan ve patladığında tankın içinde tehlikeli şekilde küçük metal parçacıkların yayılmasını sağlayan esnek patlayıcı malzeme kullanır. Zırhı delmeden içindeki personeli öldürerek tankı etkisiz hale getirir. Buna karşı koruma olarak bazı araçların içinde parçacık oluşmasını engelleyen malzeme tabakası döşelidir.
1970'lerden beri bazı tanklar çeşitli alaşım ve seramikten yapılan daha karmaşık kompozit zırhlarla korunmaktadır. Pasif zırhların içinde en iyi olarak nitelendirilebileceklerden biri Birleşik Krallık tarafından geliştirilen Chobham zırhıdır. Chobham zırhı, konvansiyonel zırh tabakaları arasında reçineli bez matrisi içinde bulunan boşluklu seramik bloklardan oluşan bir zırh çeşididir. Çok iyi korunan M1A1 Abrams ana muharebe tankında da tükenmiş uranyum ile kaplanmış bir çeşit Chobham zırhı bulunmaktadır.
İsrail Merkava tankları korunmaya yönelik tasarımı en ileriye götürerek motor ve yakıt deposunu ikincil zırh olarak kullanmaktadır.Sis bombası rampaları ve pasif savunmalar.
Patlayıcı tepkisel zırh ile örtülmüş Sovyet
T-72 tankı.
1942'deki denemeler esnasında
Avustralya Sentinel tankı. Tank komutanının korunmasız pozisyonu dikkat çekicidir.
Çoğu zırhlı araçta kısa sürede düşman pususundan veya saldırısından geri çekilmeyi maskeleyecek bir sis perdesi oluşturabilen sis bombası rampaları mevcuttur. Saldırı esnasında düşmana saldırının erken uyarısını yaptığı ve saldıranın görüşünü engellediği için çok nadiren kullanılmaktadır. Modern sis bombaları ışığın görünür spektrumunda olduğu kadar kızılötesinde de etkilidir.
Bazı sis bombaları düşmanın hedef bulucuları ve mesafe ölçerlerinin lazer ışınlarını da engelleyecek kadar yoğun duman oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Bu şekilde görerek atış yapan ve kullanıcının göreceli olarak uzun sürede tanka nişan almasını gerektiren antitank füzeler gibi yavaş hızlı silahlardan alınacak isabet olasılığını azaltmaktadır. Fransız Leclerc tankı gibi birçok ana muharebe tankında, sis bombası rampaları aynı zamanda gözyaşartıcı gaz bombaları ve antipersonel el bombaları atacak şekilde de tasarlanmıştır. Bir çok İsrail tankında, içeriden kullanabilen ve engellerin arkasındaki hedeflere de saldırmaya olanak vererek antipersonel özellikleri arttıran küçük bir dik havan topu da bulunmaktadır. Diğer tankları da içeriden doldurulabilen sis/el bombası rampalarıyla donatmak için teklifler yapılmıştır.
Termik görüntülemenin kullanılmaya başlanmasından önce hızlı sis perdesi oluşturmasının yanı sıra, patlama bölgesindeki piyadeler üzerinde (örneğin mayın ya da patlayıcılarla yaklaşmaya çalışan düşman piyadesi) çok yararlı yakıcı etkisi de bulunan beyaz fosfor gazı zırhlı savaş araçlarında en çok kullanılan sis bombası tipiydi.
Termal okuyuculardan beri çoğu tank, içinde plastik veya kauçuk bulunduran sis bombaları taşımaktadır. Plastik ya da kauçuğun küçük parçaları, yanarak termal okuyucuların çalışmasını zorlaştırmaktadır.
Bazı tanklarda ise kısa süreli sis oluşturan sis bombaları yerine, sürekli sis üreten cihazlar bulunmaktadır. Genellikle sis üretmek için egzoz gazına yakıt püskürtülerek, yanmamış ya da kısmen yanmış parçacıkların yoğun sis perdesi üretmesi sağlanmaktadır.
Modern tanklar giderek, lazerli hedef bulucu veya mesafeölçerlerle hedef gösterildiğinde uyaran lazer uyarı cihazları gibi pasif savunma sistemleri ile donatılmaktadır.
Diğer pasif savunma cihazları arasında, çoğunlukla antitank silahlarını yönlendirmek için kullanılan çok kısa dalga kullanan radar cihazları ile hedefe alındığında uyarı yapan radyo uyarı cihazları sayılabilir.Karşı önlemler
Rus Shtora sistemi (ayrıca bakınız: tank savunma sistemleri) gibi pasif karşı önlemler, güdümlü füzelerin sevk sistemlerini engellemeye çalışırlar.
Patlayıcı tepkisel zırh ise yüksek patlayıcılı antitank silahlara karşı ayrı bir koruma önlemidir. Şekilli savaş başlığının yarattığı patlamayı yaymak için zırh parçaları kendiliğinden patlar. Tepkisel zırh ana muharebe tankının dışına küçük ve değiştirilebilir bloklar halinde yerleştirilir.
Aktif korunma sistemleri tepkisel zırhtan bir adım daha öteye gitmektedir. Bu sistemler gelen mermilere otomatik olarak karşı koymak için radar ya da başka bir tespit teknolojisi kullanırlar. Sistem düşman ateşi tespit ettiğinde, atışın yönünü hesaplayarak hedefe birkaç metre kala gelen mermiyi durdurmak için patlayıcı ile fırlatılan karşı mermiyi yönlendirir.
Korunmasız personel
Paradoksal olarak bir tankın genellikle en güvenli konumu tank komutanının kişisel olarak korunmasız olduğu durumdur. Yani tank komutanının miğferi ve kurşun geçirmez yeleği dışında kişisel korumasının olmadığı, taretin üzerinde başı dışarıda olarak (çok ağır ateş altında olunması haricinde) tank ile birlikte ilerlediği konumdur. Bu yüksek konumdayken komutan etrafını herhangi bir sınırlama olmaksızın görebilir ve gerek düşmanın antitank eylemlerini gerekse tankı durdurabilecek ya da yavaşlatabilecek doğal ya da yapay engelleri görme şansını büyük oranda arttırır. Optik bilimi ve elektronikteki ilerlemelere rağmen, tank periskopu ya da diğer görüş cihazları, görüş alanını çok kısıtlar. Dolayısıyla kapaklar kapalı olarak düşman arazisinde yol alırken komutan ve personeli kişisel olarak güvende olabilir ama aşırı derecede azalmış görüş alanı nedeniyle tankın bütünü risk altındadır. Bu problemi aşmak için optik sistemlerdeki çalışmalar devam etmektedir.Hareketlilik
Hareketliliğin dikkat edilmesi gereken üç yönü vardır; tankın temel hareketlilik unsuru olan arazi üzerindeki hız, engelleri aşma yeteneği ve hangi köprüleri geçebileceği, hangi araçlarla taşınabileceği, dönüşler gibi toplam savaş alanı hareketliliği. Hareketlilik, tankçılar ve tank tasarımcıları tarafından 'çeviklik' olarak nitelendirilir. Bir tankın çevikliği üç kategoride değerlendirilir: Savaş alanı hareketliliği, taktik hareketlilik ve stratejik hareketlilik. Bunların ilki, motor performansı ve hareket yeteneği ile belirlenir ve hızlanma, hız, dik engel aşabilme yeteneği vb. gibi faktörlerle değerlendirilir. İkincisi, bir tankın operasyon bölgesine kolayca ve çabucak taşınabilmesi yeteneğidir. Üçüncüsü de ağırlığın ve havayolu ile taşınabilme özelliklerinin değerlendirildiği, bir operasyon bölgesinden diğerine taşınabilme yeteneğidir.
Bir ana muharebe tankı birçok arazide kullanılabilecek şekilde çok hareketli olmak için tasarlanır. Geniş paletleri aracın yüksek ağırlığını daha geniş alana yayarak yere uygulanan basıncı çok azaltmaya yaramaktadır. Sorun yaratan arazi tipleri daha çok, ya bataklık gibi yumuşak zemine sahip araziler ya da büyük kayalı taşlıklı arazilerdir. Normal sayılan arazi tiplerinde bir tankın 30 ila 50 km/saat hızla hareket etmesi beklenir. Yol üzerindeki hızı 70 km/saat'e kadar çıkabilir.
A noktasından B noktasına gitmek için gerekli lojistik göründüğü kadar basit değildir. Teorik olarak ya da birkaç saatlik bir test sürüşü esnasında tanklar herhangi bir tekerlekli savaş aracından daha iyi arazi performansı gösterir. Yol üzerinde, en hızlı tanklar ortalama zırhlı tekerlekli araçlardan daha yavaş değildirler. Ancak pratikte, tankın çok büyük ağırlığına nazaran zayıf sayılabilecek palet donanımı, onun maksimum hızda herhangi bir arızaya sebep olmadan yol almasını sadece çok kısa bir zaman dilimi için olası kılar. Her ne kadar, tankın maksimum arazi hızı yoldaki maksimum hızına nazaran daha az olsa da düzlükler ve çölller dışında arazinin çeşitliliği gözönüne alındığında tüm gün boyunca maksimum hızda kullanılmaları olası değildir.
Hareketsiz kalan bir tank düşmanın havan ve topçu ateşiyle özel tank avcı birliklerine kolay hedef olduğundan, genelde hız minimumda tutulur ve tankları kendi güçleriyle hareket ettirmek yerine demiryolu ya da tekerlekli taşıyıcılarla karayolu üzerinden taşımak için her olanak değerlendirilir. Tanklar demiryolu altyapısı olan ülkelerde eninde sonunda demiryoluyla taşınır çünkü dünyanın hiçbir ordusunda tüm tankları taşıyabilecek sayıda tekerlekli taşıyıcı yoktur. Demiryolu aracının yükleme ve boşaltma planlaması çok önemli kurmay görevleridir. Demiryolu köprüleri ve istasyonları tankların ilerleyişini yavaşlatmak isteyen düşman kuvvetlerinin başlıca hedefleridir.
Demiryolu altyapısı olmayan, çok az iyi karayolu olan ya da yolları mayın döşeli ve sürekli pusu tehditi olan yerlerde tankın ortalama günlük hızı bir atlı ya da bisikletlinin hızına eşdeğerdir. Çarpışma esnasında arızaları önlemek için yapılması gerekli önleyici bakım ve kontroller için sık sık mola verilmelidir. Bunun yanı sıra piyade veya hava birlikleri tarafından düşman antitank mevcudiyetini kontrol etmek için yapılan izcilik faaliyetleri esnasında taktiksel duraklamalar da olur.
Başka bir hareketlilik konusu da tankı operasyon bölgesine intikal ettirmektir. Tanklar, özellikle ana muharebe tankları çok ağır olduklarından havayolu ile taşınabilmeleri çok zor olmaktadır. Deniz ve kara taşımacılığı da yavaş olduğundan tankların hızlı müdahale kuvvetlerinde kullanılması problem haline gelmektedir.
Tanka benzer bazı araçlar hem yol hızını artırmak hem de bakım gereksinimini azaltmak için palet yerine tekerlek kullanmaktadır. Bu araçlar paletli araçların arazi hareketliliğine sahip olmamakla birlikte ABD'li analistler tarafından hızlı müdahale kuvvetleri için daha uygun olarak görülmektedir.Su operasyonları
Sovyet
T-90 ana muharebe tankı.
Sovyet
PT-76 nın hidrojet çıkışları arkadadır.
Amerikan
Sherman DD tankı yüzme perdeleri inik pozisyonda.
Tankların çoğunluğu için su operasyonları su geçişi ile kısıtlıdır. Su geçiş derinliği genellikle motorun hava alma yolu yüksekliği ve az olsa da sürücünün konumuna bağlıdır. Ana muharebe tankları için tipik su geçiş derinliği 90 ila 120 cm. arasındadır.
Derin su geçişi
Yine de, önceden hazırlık yapıldığı takdirde bazı tanklar daha derin suları aşabilirler. Alman Leopard I ve Leopard II tankları uygun hazırlandıklarında ve bir şnorkel ile donatıldıklarında birkaç metrelik derinlikleri aşabilirler. Leopard şnorkeli aslında uzun bir tüp yaratacak şekilde birbirine geçirilen halkalardan ibarettir. Bu tüp daha sonra komutan bölmesi kapağına takılarak hem hava sağlar hem de personel için kaçış yolu olur. Bu tüpün yüksekliği yaklaşık 3 metre ile sınırlıdır.
Bazı Rus/Sovyet tankları da derin su geçişi yapabilirler ancak Rus şnorkeli birkaç inç genişliğinde olduğundan Leopard tankları gibi personele kaçış yolu sağlamaz. Rus şnorkelleri de uzunluk olarak sınırlıdır ve taret yüksekliğinin üzerinden birkaç metre daha yükseklik sağlarlar.
Bu tarz su geçişleri hem tankın hem de su engelinin iki yakasında giriş ve çıkış bölgelerinin çok iyi hazırlanmasını gerektirir. Tank personeli genellikle derin su geçişlerine olumsuz tepki verir. Bu durum, personelin psikolojik sağlığı ve isyana yakınlığının dikkate alındığı ülkelerdeki taktikleri etkilemiştir. Yine de, eğer uygun şekilde planlanır ve uygulanırsa bu tarz operasyonlar su geçişlerinde önemli derecede sürpriz etkisi ve esneklik sağlar.
Amfibi tanklar
PT-76 gibi bazı hafif tanklar, su içinde ya paletleriyle ya da hidrojetlerle ilerleyen amfibi araçlardır.
Tankın başından su sıçramasını durdurmak için aşağıya katlanan düzenleme kanadı genellikle sürücünün penceresinden su girişini engellemek için kullanılır.
II. Dünya Savaşında ek yüzme özeliği sağlayan kauçuklaştırılmış kanvas eklemesiyle Amerikan M4 Medium (Sherman) tankı amfibi hale getirilmiştir. Ana motor tarafından tahrik edilen pervanelerle hareket etmekteydi. Bu tanklara Sherman DD (Duplex Drive/Çift Tahrik) adı verilmekteydi ve Normandiya Çıkartması'nda ilk karaya çıkışlarda sahillerde yakın destek ateşi sağlamak için kullanılmışlardı. Sherman DD tankı yüzerken atış yapamıyordu çünkü yüzme perdesi, ana silahtan daha yüksekti. Manş Kanalı'ndaki kötü hava ve kıyıdan çok uzakta denize indirilmeleri nedeniyle bu DD tankların birkaçı batmıştır. Yine de karaya çıkmayı başarabilenler, ilk kritik saatlerde sahilde tutunabilmek için kaçınılmaz destek ateşini sağlamıştır.
Enerji santralleri
Tankın enerji santralı tankı harekete ettirmek ve taretin döndürülmesi ya da telsiz için elektrik enerjisi gibi diğer tank sistemlerini beslemek için gerekli enerjiyi sağlar. I. Dünya Savaşı 'nda hizmet veren tankların çoğunluğu enerji santralı olarak benzinli motorları kullanmışlardır, ancak Amerikan Holt Benzinli-Elektrikli tankı hem benzin hem de elektrik motoru kullanmıştır. II. Dünya Savaşı 'nda ise kullanılan enerji santralleri çeşitlilik arzediyordu ve birçok tank motoru uçak motorlarından uyarlanmıştı. Soğuk Savaş başladığında hemen hemen tüm tanklar dizel yakıtı kullanmaya başlamışlardı. Hâlâ kullanılan geliştirilmiş çok yakıtlı versiyonları dahi vardır. 1970'lerin sonundan başlayarak türbinli motorlar ortaya çıkmıştır.
Bir enerji santralinin tipi ve ağırlığı güç aktarım organlarının etkisini de hesaba katarak, çoğunlukla tankın ne kadar hızlı ve çevik olduğunu belirler. Ama asıl olarak arazi süspansiyon sistemine ve personele ilettiği gerilim ile tüm tankların maksimum hızını sınırlar.
Çok yakıtlı dizel motorlar
Türbin kullanmayan tüm modern tanklar bir dizel motoru kullanır çünkü dizel yakıtı benzine göre hem daha az alev alıcı hem de daha ekonomiktir. Bazı Sovyet tankları yanan dizel yakıtının koyu dumanını kendi yararlarına kullanmışlar ve hatta egzoz gazında bilerek yakıt yakmış ve saklanmak için duman oluşturmuşlardır. Yakıt tankları genellikle tankın arkasına yerleştirilir, ancak İsrail Merkava tankları gibi bazı tasarımlarda, dizel yakıt tankları fazladan bir zırh tabakası oluşturmak için personelin etrafındaki alana yerleştirilmiştir. Yakıt sıklıkla dışarıdaki yedek depolarda ya da çarpışırken kolaylıkla ayrılabilmesi için tankın arkasından çekilen küçük römorklarda depolanmaktadır.
Modern tank motorları bazen dizel, benzin ya da benzeri yakıtlarla çalışabilen çok yakıtlı motorlardırGaz türbinleri
Gaz türbinleri bazı tanklarda yedek güç birimi, Sovyet/Rus T-80 ve ABD'nin M1 Abrams gibi tanklarındaysa ana enerji santralı olarak kulanılmıştır. Sağladıkları motor gücüne göre, dizel motorlardan görece daha küçük ve hafiftirler. T-80 yüksek hızından ötürü Uçan tank diye anılmıştır.
Halbuki özellikle düşük motor devrinde daha az yakıt verimliliğine sahiptirler ve aynı çarpışma menziline sahip olmak için daha büyük yakıt depolarına ihtiyaç duyarlar. M1'lerin yeni modelleri tank dururken ana türbini rölantide tutmayıp yakıt tüketimini azaltmak için tankın diğer sistemlerini besleyen yedek güç birimi olarak küçük bir türbin motoru daha bulunmaktadır. T-80 tankları genellikle menzillerini uzatmak için büyük haricî yakıt depolarıyla görülürler. Rusya, T-80 üretiminin yerine daha az güçlü ve T-72'lerin baz alındığı T-90 üretimine geçmiştir. Ukrayna ise türbin motorlu versiyonu ile hemen hemen aynı güce sahip olan dizel motorlu T-80UD ve T-84 leri geliştirmiştir.
Düşük verimliliklerinden ötürü, aynı güç çıktısında bir gaz türbini motorunun termik izi dizel motorunun termik izinden daha önemlidir. Öte yandan susturuculu bir gaz türbini, pistonlu bir motordan daha sessiz olabilir. M1A2 tankı sessiz çalışmasından ötürü Fısıltılı Ölüm olarak adlandırılmıştır. [7]
Basit bir yapıya ve daha az çalışan parçaya sahip olmasından ötürü bir gaz türbini pistonlu bir motordan daha güvenilirdir ve daha kolay bakım yapılabilir. Halbuki pratik yaşamda bu parçalar, çalışma hızlarının yüksekliğinden ötürü daha çok ve çabuk aşınmaktadır. Türbinin pervaneleri toza ve ince kuma karşı çok hassas olduğundan, çöl operasyonlarında özel filtreler dikkatle kullanılmalı ve günde birkaç kere değiştirilmelidir. Uygun takılmamış bir filtre, ya da bir tek mermi veya şarapnelle zarar gören bir filtre, motoru bozabilir. Pistonlu motorlarda iyi bakım gerektiren filtreler kullanılır ancak filtrenin bozulmasına daha çok tolerans gösterirler.
Tanklarda kullanılan dizel motorlar gibi gaz türbinleri de çok yakıtlı sistemlerdir.
Ses, sismik ve ısı izleri
Sabit duran tanklar, hava saldırısını ve keşfini zorlaştıracak şekilde, ağaçlıklı ve ormanlık bölgelerde iyi kamufle edilebilirler. Buna karşın, açık alanda bir tankı gizlemek çok zordur. Her iki durumda da, bir tank motorlarını çalıştırıp hareket ettiğinde, ses ve ısı nedeniyle kolayca farkedilir. Arazi üzerindeki palet izleri havadan tespit edilebilir, çölde tankın birkaç katı büyüklükte toz bulutları oluşabilir.
Kısa süre önce durmuş bir tankın önemli bir ısı izi vardır. Gerçekten de, tank bir tepeciğin arkasında saklanmış dahi olsa, becerikli bir operatör, tankın üstündeki sıcak hava sütunundan tankın yerini tespit edebilir. Bu risk, motor ve paletler soğurken ısı saçımını azaltan termik koruyucularla bir ölçüde azaltılabilir. Bazı kamuflaj ağları, değişik ısıl özeliklere sahip malzemelerin değişken bir şekilde karıştırılmasıyla üretilerek tankın ısı izinin düzenliliğini azaltmaya ve gelişigüzel hale getirmeye çalışmaktadır.
Tank motorları, lokomotif motorları ile kıyaslanabilecek büyüklükte dizel ya da türbinli motorlardır. Dizel motorlu bir tank bir lokomotif gibi kokar, ses çıkarır ve hissedilir. Sessiz bir günde, bir tek tankın bile çıkardığı derin gürleme sesi çok uzaktan duyulabilir. Aynı şekilde, keskin dizel yakıt kokusu rüzgârla ötelere taşınabilir. Tank dururken motoru çalıştığında çevresindeki yeri titretir. Hareket halindeyken salınımlar daha da büyüktür. Çok yakıtlı motorların akustik ve sismik izleri birbiriyle kıyaslanabilecek ölçüdedir. Bir türbin motorunun akustik izi sismik izinden daha büyüktür. Yüksek perdeden zırıltı sesi yakın veya uzaktaki tüm sesler arasından çok rahat bir şekilde tanımlanabilmektedir.
Modern tank motorlarının genellikle 750 kW veya 1.000 hp'yi aşan çok büyük güçleri tankların belirgin bir ısıl ize sahip olmalarını sağlar. Tank gövdesinin aşırı yoğun metal kütlesinin yaydığı ısı, tankın arazideki diğer nesnelerden rahatça ayırt edilmesini sağlar. Dolayısıyla hareket eden bir tank, iyi bir kara ya da havadan kızılötesi tarayıcıyla rahatlıkla tespit edilebilir. Körfez Savaşı esnasındaki tek taraflı çarpışmanın sebeplerinden birisi de, M1 Abrams gibi tankların Irak Ordusu tarafından kullanılan T-72'lerin gece kızılötesi tarama menzilinin yaklaşık dört katı bir menzile sahip olmasıydı. Körfez Savaşı'ndaki diğer bir faktör de, kamuflajlı ve hareketsiz bile olsalar, geceleri etraflarından farklı hızda soğudukları için Irak tanklarının ısı ile tespitini kolaylaştırıyordu.
Bir tankı harekete geçirmenin çok önemli olduğu, 1999'daki Kosova Savaşı'nda kanıtlandı. İlk birkaç hafta yapılan NATO hava sortileri Sırp tanklarını yok etmekte çok etkisiz kalmıştı. Bu savaşın son haftasında Kosova Kurtuluş Ordusu'nun tanklara saldırmaya başlamasıyla değişti. Her ne kadar KKO'nun tankları yok etmek için çok küçük bir şansları olsa da, amaçları daha çok tankların NATO havagücü tarafından kolaylıkla tespit edilebilecek ve yok edilebilecek yerlere hareket etmesini sağlamaktı.
Komuta, kontrol ve haberleşme
Sahadaki tank harekâtını komuta etmek her zaman bazı özel problemler içerir. Küçük birimlerin, her bir aracın ve tank personelinin yalnız kalmasından ötürü bazı özel düzenlemeler yapılmak zorunda kalınmıştır. Zırhlı bölmeler, motor sesi, arazi koşulları, toz ve duman ve tüm kapaklar kapalı hareket etme zorunluluğu haberleşmeye zarar veren unsurlardır.
Bir tank personelinin hareket ve atış dahil tüm eylemleri tank komutanı tarafından emredilir. Bazı erken dönem tanklarında, ana silahı doldurmak ve ateşlemek zorunluluğu nedeniyle tank komutanının görevi büyük oranda zorlaşırdı. Birçok küçük zırhlı savaş aracında komutan hareket emirlerini şoförün omuzlarını ve sırtını tekmeleyerek iletmekteydi, bu durum 20. yüzyılın son dönemlerine kadar böyle sürmüştür. Birçok modern zırhlı savaş aracı, personelin kendi aralarında konuşmasına ve telsizi kullanmasına olanak veren dahili telefon tertibatıyla donatılmıştır. Hatta bazı tanklarda, birlikte çalışılan piyade ile haberleşebilmek için haricî telefon hatları da bulunmaktadır.
Erken dönemdeki tank manevralarında, zırhlı birliğin üyeleri arasındaki haberleşme el işaretleri ya da semafor ile sağlanmakta ve bazı durumlarda tank personeli tanktan inerek diğer tanka yürümekteydi. I. Dünya Savaşı'nda durum raporları, gözlem deliklerinden çıkarılarak karargâha gönderilen posta güvercinleri ile sağlanmaktaydı. İşaret fişekleri, duman, hareket ve silah atışı tecrübeli personel tarafından taktiklerini koordine etmek için kullanılıyordu.
1930'lardan 1950'lere kadar tüm ülkelerin orduları telsizle donatıldı, ancak telsiz trafiğini azaltmak için görünür işaretler hâlâ kullanılmaktadır. Modern bir tank genellikle bölük ya da tabur telsiz ağına bağlı çalışan telsizlerle donatılmıştır. Aynı zamanda daha üst seviye ağları da dinleyip diğer hizmet sınıfları ile hareketler koordine edilmektedir. Bölük ve tabur komutanlarının tanklarında genellikle ek bir telsiz vardır. Kalabalık bir telsiz ağında haberleşme yapmak telsizle konuşma prosedürü adı verilen bir dizi biçimsel kurala tabidir.
Çoğu zırhlı kuvvetlerde, olabilecek en iyi durumsal farkındalığa sahip olmak için tank komutanı ve bazen diğer tank personeli de tank kapakları açık olarak dışarıda görev yapar. Tank personeli, ateş altında iken ya da potansiyel NBC (nükleer, biyolojik ve kimyasal) tehdit karşısındayken tank kapakları kapalı pozisyona geçer ve tehlikeleri farkedip hedefleri bulmayı önemli derecede azaltacak şekilde, savaş alanını sadece periskop ve gözleme deliklerinden izlerler. 1960'lardan beri tank komutanı hedefleri bulmak için gittikçe daha karmaşıklaşan sistemlere sahip olmuştur. Bir ana muharebe tankında, komutanın kendi panoramik nişangâhları vardır. Gecegörüş cihazlarını da içeren bu nişangîâhlar sayesinde, topçu hedefe saldırırken komutan başka hedefler saptayabilir. Daha da ilerlemiş sistemler, acil durumlarda komutanın hem taretin hem de ana silahın idaresini almasına izin vermektedir.
Zırhlı savaş araçlarında bulunan cihazlardaki en son gelişme, atış kontrolü, lazer mesafeölçer, GPS datası ve dijital haberleşme arasındaki artırılmış bütünleşmedir. Amerikan tankları savaşalanı ağlarına bağlı dijital bilgisayarlarla donatılmıştır. Düşman hedefleri ve dost birlikler hakkında bilinen bilgilerin iletildiği bu sistemler tank komutanının durumsal farkındalığını oldukça artırmıştır. Raporlamada yarattıkları kolaylığın yanısıra bu sistemler ağ kanalıyla, verilen emirlerin grafikler ve yardımcı bilgilerle verilmesini sağlamaktadır.Zayıflıklar
Olağanüstü güçlü bir silah olmasına ve kara savaş alanının tartışmasız kralı sayılmasına rağmen tanklar yenilmez değildirler. Aslında birçok antitank silahın geliştirilmesinin sebebi de tankın bu üstünlüğüdür. Genellikle daha az zırha sahip üst kısıma saldırabilen antitank helikopterlerinin geliştirilmesiyle birlikte tankların zamanının geçtiği de söylenmiştir. Bu iddia henüz doğrulanmamıştır ve değişik açık noktaları ortaya çıkarabilecek eşit güçler arasında tank ve helikopter savaşı olmamıştır.
Piyadeler
Tanklar, özellikle şehirlerde ve yakın bölgelerinde hâlâ piyade tarafından zarar görmeye açık durumdadırlar. Tankların zırh ve hareketliliği her ne kadar dikkate değer noktalar olsa da aynı zamanda tankları büyük ve gürültülü yapar. Bu da piyadeye uygun an geldiğinde karşı atağa geçene kadar tankları farketme, izleme ve kaçma olanakları vermektedir. II. Dünya Savaşı'ndaki bazı savaş meydanlarında alınan ağır tank kayıpları nedeniyle, tank taktiği tankların dost piyade birlikleri tarafından yakından desteklenmesini içerir.
Deneyimli birliklerde, piyadenin bir tanka yaklaşması göreceli olarak kolaydır. Tank kapakları kapalı olduğunda tank personeli önlerinde olmayan hiçbir şeyi çok yakında değilse göremez. Eğer, tank kapakları açık ve tank personeli başını ya da vücudunun üst kısmını dışarıya çıkarırsa vurulma ihtimali artar.
Piyade tanka yaklaştığında görülse bile tankın ana silahı ve eşeksenli makineli tüfeği ile hedef alınamazlar çünkü bu silahlar yeteri kadar aşağıya eğilemezler. Grup halinde hareket eden tanklar için bu daha az problem yaratır, çünkü bu durumda yandaki diğer tanklardan tanka zarar vermeyecek ama piyadeyi etkileyecek hafif silahlarla saldırmalarını isteyebilirler. Piyade, yaprak ve toprakla kaplı plakalar kullanarak tankları hareketsiz hale getirebilir. Bu plakalar, tank personelinin sınırlı görüş açısından mayın zannedildiğinden, tanklar durarak yeni plan yaparlarken piyadenin saldırmasına izin verirler. Bu II. Dünya Savaşı 'nda Britanya Home Guard birliklerine öğretilen bir taktikti çünkü uzun menzilli antitank silahları her zaman bulunamıyordu.
Her ne kadar piyade antitank roketleri, füzeleri ve bombaları bir tankın ön zırhını delemese de, daha az zırhlı olan üst, arka ve bazen de yan kısımlarını delebilirler. Ayrıca hareket organlarına kolayca zarar vererek bir hareketlilik ölümüne yol açabilirler. Tanklar aynı zamanda elle yerleştirilen antitank mayınlara karşı da savunmasızdır.
Bunlara ek olarak, şehirlerde en az zırhlı yüzeyleri olan yukarıdan ve bazen de aşağıdan saldırıya maruz kalabilirler.Topçu
Tank zırhları yeteri kadar güçlü bir top mermisi ile doğrudan vurulmadığı sürece topçu ateşine dayanabildiğinden konvansiyonel topçu mermileri tanklara karşı çok etkili sayılmaz. Top ateşi mermilerle zırhı delmese de dinamik şok, dahili zırh parçalanması ya da daha basitçe tankın ters çevrilmesi gibi sonuçlarla tankları yine de etkisiz hale getirebilir.
Yine de son otuz yıldır tanklara saldırıyı da düşünerek bir dizi topçu mermisi geliştirilmiştir. Bunların arasında Amerikan Copperhead CLGP (Toptan atılan güdümlü mermi) gibi lazer güdümlü mermiler vardır ki neredeyse zayıf üst zırha isabeti garanti eder. Bunlara ek olarak bu mermilerde sıradan yüksek patlayıcılı savaşbaşlığı yerine yüksek patlayıcılı antitank başlığı kullanılır.
Güdümlü mermilerle isabetli atış yapmanın yanı sıra, güdümlü ya da güdümsüz serpme mermileri ve mermicikleri da geliştirilmiştir. Serpme tesirli mermiler, içlerinde bir tanka saldırmak için kullanılan küçük mermiciklerden oluşan mermilerdir. Altı toplu bir batarya bir-iki dakika içerisinde yüzlerce mermicik ateşleyebilir.
Bunların bir çeşidinde, top mermisi tankın üzerinde havada iken patlar ve aşağıya belli sayıda antitank mermisi ya da bombacığı yağmur gibi yağar. Küçük olmalarına rağmen isabet eden mermiciklerin zarar verme şansı yüksektir çünkü tankın zayıf üst zırhına saldırmaktadırlar.
Yine diğer bir çeşit, tankın yolu üzerine küçük antitank mayınları serper. Bu mayınlar zırhı delmeyecek bile olsa tankın paletlerine zarar vererek tankı hareketsizleştirir ve zarar görmesini kolaylaştırır.
En gelişmişleri ise özgüdüm yeteneğine sahip mermiciklerdir. Yine tankın üzerinde havada patlayan mermi daha küçük belli sayıda mermiciği serper. Mermiciklerde kızılötesi ya da radar gibi tankları tanımaya yönelik elektronik devreler bulunmaktadır. Tank tanımlandıktan sonra mermiciği tanka doğru yönlendirmek için füze yakıtı ateşlenir. Bu mermicikler, hedef bulma ve saldırmaya zaman ayırabilmek için genellikle serpildikten sonra paraşütle inerler.
Toptan atılan güdümlü mermi CLGP dışında yukarıdakilerin hepsi orta çaplı (152/155-mm) toplardan atılabilir.
Tanklara saldırmak için hem güdümlü (lazer) hem de özgüdümlü (kızılötesi veya radar) büyük kalibre (81 mm.) havan mermileri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Helikopter
Günümüzde tanka yönelik en büyük tehdit güdümlü antitank silahları ya da antitank topları ile silahlandırılmış antitank helikopterleridir.
Helikopter tanktan kolayca görülemeyecek bir yere kendini konumlandırıp her yandan saldırı yapabilir. Tüm kapakları kapatılmış bir tankın kısıtlı görme kapasitesi helikopterleri tespiti zorlaştırır.
Helikopterden atılan çoğu antitank güdümlü silah daha uzun menzili olduğundan tanklar kendi silahlarıyla karşılık veremezler. Bu yakın gelecekte değişebilir, çünkü bazı ülkelerin tank topundan atılabilecek antihelikopter silahları geliştirdiğine inanılmaktadır. Ayrıca, bazı tank silah sistemleri, yeterli mesafeden sabit duran ya da yavaş ilerleyen helikopterleri vurabilecek yetenektedirler.
Tankın zayıf üst zırhına saldırdıkları için helikopterlerin hafif topları bile yeterli gelmektedir.
Mayın
Tanklar hâlâ mayınlardan zarar görmeye karşı açıktırlar. Mayınların avantajı hem tankın en zayıf zırhına saldırabilme hem de iyi saklanabilmeleridir. Aynı zamanda en kötü donanımlı rakipler tarafından bile elde edilebilirler. Bir kaç kilogram patlayıcıya, bir fünyeye ulaşabilen ve az bir bilgisi olan herkesin çok ciddi bir tanksavar kapasitesi var demektir.
Modern serpme mayınlarla ve de özellikle topçu serpme mayınlarıyla hareket eden tank kıtalarının etrafına mayın döşemek mümkündür.
Geleneksel alttan saldırı mayınları, serpme mayınlar, topçu ya da hava yoluyla yayılan mayınlar dışında, ayrıca yol harici ve yandan saldıran mayınlar da vardır. Bu mayınlar duvar, ağaç ya da özel hazırlanmış direk gibi dik yüzeylere takılır ve bir tankın geçmesi muhtemel yerlere konurlar. Köprüler, su geçişleri, kapılar, alt geçitler gibi yolun daraldığı yerler bu gibi noktalardır. Bu mayınlar tank geçerken yanına ateş ederler. En yaygın iki çeşit savaşbaşlığı yüksek patlayıcılı antitank ve platter patlayıcısıdır. Bu mayınlar insan tarafından, tuzak ipi veya baskı plakası gibi basit mekanik tetikleme mekanizmalarıyla ya da sismik, kızılötesi veya diğer elektronik fünye gibi daha karmaşık sistemlerle ateşlenebilirler. Bazı fünye sistemleri yeteri kadar geliştiğinden hedeflerin tipi arasında seçim yapabilir ve sadece istenen hedef tiplerine saldırabilir. Yol dışı mayınlar tankın yanına ya da mümkünse arkasına saldıracak şekilde yerleştirilirler. Bazı piyade antitank silahları da yol dışı mayın gibi kullanılabilir.
Uçak
A-10 Thunderbolt II ve SU-25 Frogfoot'un da aralarında bulunduğu birçok uçak özellikle yakın hava desteği için yapılmıştır, çoğu durumda görevleri özellikle tankları yok etmektir. Helikopterlere benzer silahların yanı sıra güdümlü veya güdümsüz, mermicikli veya normal bombalar da kullanırlar.
Tankların geleceği: Araştırma ve geliştirme
Günümüzde tankların nasıl gelişeceği konusunda bir sürü tahmin bulunmaktadır. Güncel araştırmalar arasında uçaklar için geliştirilen gizlilik teknolojisinin uyarlanmasıyla, tankları radarda görünmez kılma projelerinin yanı sıra bir dizi parlaklık ve renklendirme teknolojisi de vardır. Yeni itici güç ve zırh üzerine araştırmalar da devam etmektedir.
Günümüzdeki belirgin eğilim tankta bulunan termik nişangâhlar ve yüksek güçlü telsizler gibi elektronik ve haberleşme sistemlerinin sayısının artırılmasıdır.
Eğer diğer bazı ağır iş makineleri gibi tank tasarımları da elektrik motorları kullanmaya ya da gemiler için tasarlandığı gibi elektromanyetik silahlarla donatılmaya başlasa bile hâlâ iyi bir enerji santraline ihtiyaç vardır. Türbin motoru ve dizel motorlar güncel enerji gereksinimini karşılasa bile yakıt hücreleri gibi diğer seçenekler denenmiş ve uygulanabilir çözümler içermektedir. Örneğin M113 zırhlı personel taşıyıcının hibrid elektrik versiyonu birçok alanda konvansiyonel versiyonundan daha üstün bulunmuştur, ancak menzil oldukça azalmaktadır. Tank izlerinin azaltılması ve çoklu yakıt yeteneği Stirling motoruna avantaj sağlamakta ve bu konu da incelenmektedir